Tuesday, May 06, 2008

2008 Altin Koza/Golden Cocoon

Altın Koza'da 12 film yarışacak (English text in progress)
06 Mayıs 2008 AA

Bu yıl 2-8 Haziran arasında yapılacak ''15. Altın Koza Uluslararası Film Festivali''nde 12 Türk filminin yarışacağı bildirildi.

''Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması''nda yarışacak filmler belli oldu. Toplam 29 filmin sunulduğu yarışmada, sinema yazarları ve festival sinema etkinlikleri koordinatörlerinden oluşan Festival Kurulu tarafından belirlenen 12 filmin, Altın Koza ödülüne sahip olabilmek için aday seçildiği bildirildi.

6 kişilik kurul ön değerlendirme sonucunda, yönetmenliğini Ümit Ünal'ın yaptığı ''Ara'', Hüseyin Karabek'in ''Gitmek'', Mehmet Güreli'nin ''Gölge'', Mehmet Yılmaz'ın ''Hazan Mevsimi: Bir Panayır Hikayesi'', Reis Çelik'in ''Mülteci'', Derviş Zaim'in ''Nokta'', Handan İpekçi'nin ''Saklı Yüzler'', Özcan Alperler'in ''Sonbahar'', Seyfi Teoman'ın ''Tatil Kitabı'', Çağan Irmak'ın ''Ulak'', Mahsun Kırmızıgül'ün ''Beyaz Melek'' ve İnan Temelkuran'ın ''Made in Europe'' filmlerinin ''Halk Jürisi'' ve ''Büyük Jüri''nin önüne çıkmasına karar verdi.

Festival Kurulu ayrıca, Tayfun Pirselimoğlu'nun ''Rıza'', Semih Kaplanoğlu'nun ''Yumurta'' ve Fatih Akın'ın ''Yaşamın Kıyısında'' isimli filmlerinin yarışma dışı gösterim için önerilmesini de kararlaştırdı. Yarışmada ödül alacak filmlerin, 7 Haziran Cumartesi günü yapılacak ödül töreni ile sahiplerini bulacağı bildirildi.

En İyi Film Ödülü 250 bin YTL, Büyük Jüri Yılmaz Güney Ödülü 75 bin YTL, Halk Jürisi En İyi Film ve En İyi Yönetmen Ödülü de 50'şer bin YTL olarak belirlenmişti.


Size bu kadar ödül yeter!

Altın Koza'nın yarışma bölümüne Tayfun Pirselimoğlu imzalı 'Rıza' da kabul edilmedi.
21/05/2008 ERKAN AKTUĞ

'Yumurta', 'Yaşamın Kıyısında' ve 'Rıza', çok ödül kazandıklarından olsa gerek haziran ayında Adana Altın Koza Film Festivali'nin yarışma bölümüne kabul edilmedi. Yarışma yönetmeliğinde ödüllü filmler katılamaz şartı yok. Semih Kaplanoğlu 'Neye göre karar veriyorlar bilmiyoruz', Tayfun Pirselimoğlu 'Bu garipliğin ‘artistik’ bir nedene bağlı olmadığı belli' diyor


İSTANBUL - "Film festivallerin, şartnamelerinin gereklerini yerine getirmeyip kerameti kendinden menkul gizli mahfil kararlarla bir yerlere gidilemeyeceğini artık anlamaları gerekiyor" diyor 'Rıza'nın yönetmeni Tayfun Pirselimoğlu. Son gelişme 15. Adana Altın Koza Film Festivali'nde yaşandı. 'Yumurta', 'Yaşamın Kıyısında' ve 'Rıza' gibi yılın bol ödüllü filmleri 2-8 Haziran tarihleri arasında yapılacak festivalin yarışma bölümüne kabul edilmedi. Çok festival dolaştıkları ve çok ödül aldıklarından olsa gerek her üç film de 'ödüllü filmler' başlığı altında yarışma dışı gösterilecek. Ancak festivalin yarışma yönetmeliğinde de başka festivalde ödül alan filmler katılamaz şartı yok. Peki o zaman, sinema yazarları Alin Taşçıyan, Esin Küçüktepepınar, Aslı Selçuk ile Altın Koza ekibinden Kadir Beycioğlu, Ahmet Boyacıoğlu ve Başak Emre'den oluşan ön seçici kurul, bu filmleri beğenmediği için mi yarışmaya almadı?
'Artistik bir nedene dayanmıyor'


Yönetmen Pirselimoğlu, filminin yarışma dışı gösterilmesinin artistik bir nedene dayandığına inanmıyor. Benzer bir durumun İstanbul Film Festivali'nde de yaşandığını hatırlatan Pirselimoğlu, "Rıza’nın herhangi akla uygun, makul, doyurucu bir açıklama yapılamadan yarışma dışı gösterilmesi önerildi. Bu garipliğin ‘artistik’ bir nedene bağlı olmadığı bu özel gösterim önerisinden belli. Bu ve benzeri filmlerin yarışmaların bağlı oldukları şartnameler yerine kişisel, muğlak ve en önemlisi ‘gizli’ şartlarla yarışma dışında bırakılması tehlikeli bir gidişin işareti olarak görünüyor. Bir festivalin filmin artistik nitelikleri nedeniyle yarışmaya almaması tartışılacak bir konu değildir. Buradaki mesele bu niteliği haiz ama ‘bilinmeyen başka niteliklerden’ yoksun olmakla ilgili. Filmlerin ‘estetik’, ‘teknik’ kriterlerin dışında bilinmeyen, açıklanmayan, saklanan şartlarla ‘dışarıda bırakılması’ huzursuz edici bir hal ve ister istemez yaratılabilecek polemiklere zemin hazırlıyor" diye konuşuyor.


'Yumurta'nın yönetmeni Semih Kaplanoğlu da Altın Koza'nın kararından dolayı şaşkın: "Ne diyebilirim ki? Türkiye'de böyle bu iler. Neye göre karar veriliyor bilmiyorum. Yarışma yönetmeliğinde yazması lazım bunların. Ön seçici kurulun da önceden açıklanması lazım."


Aklın yolu bir, 'Yaşamın Kıyısında'nın yapımcısı Ali Akdeniz de benzer şeylerden yakınıyor. "Kararların neye göre alınıyor, yönetmelikte kurallar yazsın ki bilelim. Katılırız, katılmayız ayrı konu. Aman katılın, filminizi gönderin diye bir telaş arıyorlar, gönderiyoruz, diyorlar ki 'yarışma dışı'. Israrla çağırıp bir sürü film toplayıp sonra da onları elemek ayrı bir tatmin mi veriyor anlamıyorum. İstanbul da almadı bizim filmi. Siyad yerli film olarak kabul etmedi. Herkes ayrı bir telden çalıyor. Keşke tüzüklerde yazsa da bilsek" diyen Ali Akdeniz, diğer taraftan da bu tür meselelerin fazla büyütülmemesi gerektiğine inanıyor. Akdeniz, "Sonuçta festivaller, ödüller filmleri yüceltmek için var ve yaşatılmalı" diyor.
'Festivaller dedikodu platformuna dönüşüyor'


Altın Koza'ya seçilmeyen filmlerden gösterimdeki 'Münferit'in yönetmeni Dersu Yavuz Altun da Türkiye'deki festivallerin, sağlıklı bir değerlendirme sisteminin olmayışından dolayı tam bir spekülasyon ve dedikodu platformuna dönüştüğünü düşünüyor. Altun, "Nesnel, şeffaf, gerekçeli karar metni kamuoyuna açık, herkesin bilgi sahibi olabileceği bir sistem kurmak, ne yazık ki ne festival yöneticilerinin, ne de onlarla kafa kol ilişkileri içinde olan sinemacıların istediği bir şey değil. Çünkü böyle bir sistem kendisini tanrı yerine koyan festival yöneticilerinin iktidarını sarsacaktır. Çözüm bu alanda çalışan sinema örgütleriyle mümkündür" diye konuşuyor.

Bundan dört beş sene öncesine kadar yılda ortalama 15 film çekildiği için festivallerde bu tür sorunlar çıkmazdı. son yıllarda ise film sayısı 50'ye yaklaşıyor. 'Artistik' nedenler dışında, festival yönetmeliklerinde yer almayan çeşitli bahanelerle filmlerin yarışmalardan elenmesi sinema sektöründe sürekli bir polemik yaşanmasına neden oluyor. Eleştirmenlerin övgüyle bahsettiği Ümit Ünal'ın 'Ara' ile Mehmet Eryılmaz'ın 'Hazan Mevsimi' filmlerini Altın Portakal'a seçilmemesi ve ön seçici kurulunun gizli tutulması tartışma yaratmıştı. Yine İstanbul'a kabul edilmeyen 'Rıza', Ankara'da en iyi film dahil üç ödül almıştı. Artistik nedenler dışında bahaneler üretmekten, polemik yaratmaktan ne zaman bıkacağız? Türkiye'deki film festivallerinin yarışma yönetmeliklerinin yenilemenin zamanı gelmedi mi artık?
Altın Koza'da yarışanlar
Toplam 29 filmin başvurduğu Adana Altın Koza Film Festivali'nin yarışma bölümüne 12 film seçildi. Alin Taşçıyan, Esin Küçüktepepınar, Aslı Selçuk, Kadir Beycioğlu, Ahmet Boyacıoğlu ve Başak Emre'den oluşan ön seçici kurul 'Ara' (Ümit Ünal), 'Gitmek' (Hüseyin Karabey), 'Gölge' (Mehmet Güreli), 'Hazan Mevsimi' (Mehmet Eryılmaz), 'Mülteci' (Reis Çelik), 'Nokta' (Derviş Zaim), 'Saklı Yüzler' (Handan İpekçi), 'Sonbahar' (Özcan Alper), 'Tatil Kitabı' (Seyfi Teoman), 'Ulak' (Çağan Irmak), 'Beyaz Melek' (Mahsun Kırmızıgül), 'Made in Europe'u (İnan Temelkuran) yarışmaya uygun buldu. En iyi filme 250 bin YTL para ödülünün verileceği festivalin yarışma jürisi ise Ezel Akay (başkan), Sırrı Süreyya Önder, sinema sanatçıları Derya Alabora, Başak Köklükaya, Lale Mansur, Cahit Berkay, Hayk Kirakosyan, Murat Özer ve Sadık Deveci'den oluşuyor.


'Bu vodvillerden daha çok göreceğiz'

Yönetmen Tayfun Pirselimoğlu, festivallerle ilgili konuşurken sinemamızdaki bir başka tuhaf halin de Kültür Bakanlığı Sinema Destekleme Kurul’nun aldığı son kararlar olduğunu söyledi. "Kararlara bakınca ister istemez kurulun taşıdığı adın tuhaf bir ironiyi barındırdığı akla geliyor. Bir ‘destek’ olduğu aşikar. Her ‘ortalama’ vatandaş, birçok konuda olduğu gibi bu ironiyi üretmede de alicenap davranan kurulun değerli üyelerinin sinema için yarattıkları desteğin -ve de kösteğin- kriterleri konusunda kuşkuya bir mahal olmadığını bilir! Dost, ahbap, akraba, nefret ilişkileri ile sarmalanmış, paketlenmiş, adrese gönderilmiş bir tuhaf halin ‘sinemamıza’ olan katkısı, gönülleri en azından bu yönden gani olan üyeleri tarafından muhakak ki şiddetle savunulacaktır. Seçimlerin son derece objektif şekilde gerçekleştiğini söyleyen bir üyenin bunun kanıtı olarak da ‘oylama’ yapılarak sonuca ulaşıldığını ifade etmesi bir başka feraset örneği. Bu 'en demokratik seçimden’, ‘puanlama yoluyla’ yeğen, kardeş, enişte sonuçları çıkması da şaşırtıcı değil doğal ki. Bu vodvillerden daha çok göreceğimiz anlaşılıyor."

No comments: